Anayasa Taslağı ve Büyük Sıfırlama

Türkiye’nin önde gelen siyasi partileri AKP, CHP, MHP ve DEM, son dönemlerde farklı görüşlerini bir kenara bırakıp anayasa değişikliği konusunda müzakerelere başlamışlardır.

Bu iş birliğinin arkasında yatan temel sebep, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için zorunlu olan anayasa değişikliklerinin toplumsal bir mutabakatla gerçekleştirilmesi mi? Yoksa başka bir hedef mi var?

Görünüşe göre, sokaklardaki hareketlilik, anayasa değişikliğini kolaylaştırmaktan ziyade, bazı işbirlikçi kesimleri daha da tedirgin edecek. Bu tedirginliği toplumsa bir tepkiye ve protestoya dönüşmeden bir an önce halletmeleri için “talimat alan” partiler arasında iş birliği yapılması yönünde teşvikler ve adımlar atıldığı yönünde şüpheler artmaktadır.

Peki Partiler ne yapacaklar?

AKP’liler liderleri Erdoğan’ın öncülüğünde anayasa değişikliklerine destek vereceklerdir. CHP’liler Atatürk ile olan tarihi bağını önemseyerek, yeni anayasanın avantajlarını gördüklerinde destekleyeceklerdir. MHP’liler, Milliyetçi görünümlü liderlerinin görüşlerine uygun hareket edeceklerdir. DEM Partisi ise, taraftarlarını ve bölge seçmenlerini tam bağımsız bir Kürdistan umuduyla harekete geçirmeye hazırlanmaktadır.

Mecliste milletvekillikleri ile temsil edilen diğer siyasi partiler ne yapacakları ise daha net değil.
Türkiye’nin siyasi sahnesinde, Saadet Partisi ve Yeniden Refah Partisi’nin izleyecekleri siyasi yol henüz netleşmemiş durumda. Öte yandan, İYİ Parti’nin atacağı adımlar belirsizliğini korurken, bu partinin de muhtemelen mevcut siyasi dörtlüye katılacağı öngörülüyor.

Türkiye’deki siyasi partiler, toplumu yaklaşmakta olan Büyük Sıfırlamaya hazırlık amacı taşıyan kapsamlı anayasa değişiklikleri için hazırlamak amacıyla bir araya gelmiş görünüyorlar. Bu büyük sıfırlamacı birlik, Yeni Anayasa girişimine karşı siyasi muhalefeti azaltacak gibi duruyor.

Türkiye’de Yeni Anayasa taslağı ve iklim kanunu hakkında artan bir endişe var. Bu endişeler, söz konusu düzenlemelerin ülkenin egemenliğine zarar verebileceği ve ulusal bütünlüğü sarsabileceği düşüncesinden kaynaklanıyor. Ayrıca, bu düzenlemelerin, küresel elitlerin ve onların yerel işbirlikçilerinin ülke üzerinde gizli bir etki yaratma çabası olarak algılanmaktadır. Bu endişeler Yeni Anayasa’nın ve iklim kanununun, Türkiye’nin bağımsızlığını ve toplumsal yapısını tehlikeye atabilecek bir ‘Büyük Sıfırlama’ (#GreatReset) girişimiyle bağlantılı olabileceği yönünde.

Yeni anayasa ve iklim yasası, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek kritik öneme sahip adımlardır. Bu düzenlemelerin, siyasi çıkarlar yerine, Türk milletinin menfaatleri doğrultusunda ülkenin bütünlüğünü ve birliğini koruyacak şekilde tasarlanmalıdır. Ayrıca, Türkiye siyasi ve idari yapının, ‘Büyük Sıfırlama’ olarak adlandırılan global bir girişim çerçevesinde totaliter bir reforma sürüklenme riski taşımaktadır.

Sadi ÖZGÜL