İmanı Boğan Bir Din!

“Dindar nesil yetiştireceğiz” diye açıklama yapıldığı gün; ahlak üretim merkezleri kapandı ve yerine din üretim merkezleri kuruldu.

Her yer din kesti, her yerden din fışkırdı ama bu defa ortada ne ahlak kaldı ne iman!
Sadece kurumlarda değil, sadece sosyal alanda değil, sadece siyasette değil, sadece tarikat yuvalarında değil, sadece diyanette değil, sadece Hayrettin Karaman ve cübbeli Ahmet değil; kendini muhafazakâr/dindar/Müslüman diye tanımlayan bir kitle hayatlarındaki ahlak-etik merkezlerini kapatıp din üretim merkezleri kurdular.

Eli kalem tutan gazeteci kılıklı soytarılar, ağzı laf yapan özel tutulmuş troller, koca koca din uzmanları, devletin “dindar nesil yetiştireceğiz” çağrısına uyarak “din işine” girdiler.

Ve şimdi:
Her yere din doldurduğumuz için dini yaşayacağımız alan bulamıyoruz.
Her yer dine kesti!
Herkes din kesildi!
Her taraf din kokuyor!
Hocalar din anlatmıyor; din kusuyor!
Ekranlardan, gazete köşelerinden, sosyal medya hesaplarından, saraylardan, salonlardan, kürsülerden, silahlı ve silahsız kuvvetlerden, kamusal ve özel alanlardan, statlardan, yol ve köprü ihalelerinden, aile şirketlerinden, diplomasiden, bürokrasiden, siyasetin her kıvrımından, büyük millet meclisinden, taşradan, merkezden, fabrika bacalarından, beytülmâldan, kamu personeli ve kamu işi alımlarından, kamu malı satımlarından, devletin mahrem yerlerinden, iktidar muhiplerinin özel hayatlarından, muhalefetten, her yerden, her şeyden din çağlıyor!

Yüksek yerlerde alçak tanıdıkları olanlar devlete yamanmış, iktidar gücüne tapmış başörtülü bacılarımızın abartılı makyajlarından, tavırlarından, hayvan gibi jiplerinden, instagram hesaplarından; sünneti seniyyeye uygun sakallı ağabeylerimizin ışıltılı hayatlarından din fışkırıyor!

Uhrevi tavırlar ve ilişkiler!
Üzerine din sıvanmış koltuklar, makamlar, eşyalar!
Öyle ki; estetik, sanat, emek, bilim, görgü, tevazu, ahlak, adalet, merhamet ve hatta iman bile dine boğduruldu!

Din, hayatı bloke etti, kilitledi!
Ve hayat tıkandı!
Din borsaları maneviyatı, duyguları, aklı, merhameti ve insanı katletti!
Çünkü bahsedilen din Allah’ın dini değildi. Allah’ın diniyle bu kadar tahribat yapmak, bu kadar zulmetmek, insanlıktan bu kadar uzaklaşarak “dindarlaşmak” mümkün değildir.

Ahlakı, adaleti, merhameti, meşvereti, aklı, iradeyi, ibadeti, emeği, boğan din; imanı katlederek yapmıştı bu katliamları! Zaten başka türlüsü mümkün değildir.

Ve bütün bu katliamları yapan din asla ve asla Allah’ın dini değildir. Bundan zerre kadar şüpheniz olmasın.

Bütün bunların sorumluluğunu sadece iktidar gücüne yüklemek de adil olamaz. Böyle bir halk yalakalığını ben yapmam-yapamam.
Bizim fıkhımızda, bizim geleneğimizde, bizim mezheplerimizde, bizim atalarımızda, bizim coğrafi ve kavmi genlerimizde, bizim din ve hayat tasavvurumuzu belirleyen zihinsel kodlarımızda, şarklı oluşumuzun temel yapı taşlarında maalesef böyle bir şey var.

Bu da normal sayılabilir çünkü bireyler eğilimleri, eksik – aksak yanları ve zaaflarıyla imtihan edildikleri gibi toplumlar da coğrafi, tarihi, kavmi, toplumsal eğilim, eksik- aksak ve zaaflarıyla imtihan edilirler.

Ve itiraf edelim ki biz bu imtihanı kaybettik;
ama yeniden başlayabiliriz. Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.

İnsanlığımızı, ahlakımızı, adalet duygumuzu, merhametimizi, empati yeteneğimizi, şefkatimizi, aklımızı ve en önemlisi imanımızı boğan dinden Allah’ın dinine sığınarak başlayabiliriz.

Günah da bizim içindir tövbe ve istiğfar da… Hadi tövbe ve istiğfar edelim…
Hayatın her yerine doldurduğumuz “dinleri” temizleyip Allah’a kulluk edeceğimiz alanlar açalım.

Vesselam…

Ramazan YAMAN

Yorum bırakın